13. kez yayınlanan Deloitte’un 2024 Y ve Z Kuşağı Araştırması’nın bulguları, Z Kuşağı ve Y Kuşağının finansal güvensizlik ve artan iklim kaygısıyla boğuştuğunu ortaya koyuyor. Türkiye’den de 301 Z Kuşağı ve 200 Y Kuşağı olmak üzere 501 kişinin katıldığı araştırmaya göre kuşaklar 2025 için umutlu ancak bir yandan GenAI (üretken yapay zeka) gibi hızla gelişen bir teknolojinin işlerini nasıl etkileyeceğini düşünürken, diğer yandan daha iyi bir iş/yaşam dengesi için çabalıyorlar.
Araştırmaya göre, sosyal ve ekonomik görünüm konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olan Y ve Z kuşaklarının neredeyse üçte biri 2025’te ülke ekonomilerinin iyileşeceğine inanıyor ve kişisel mali durumları konusunda da bunun paralelinde bir iyileşme bekliyor. Bu kuşaklar; çevresel sürdürülebilirlik konusunda iş seçimleri ve satın alma alışkanlıklarıyla, işletmeleri harekete geçmeleri için teşvik ediyor.
İş Güvenliği Endişeleri
Faydalarına rağmen, çalışanların %60’ı yapay zekâya dayalı otomasyonun işleri ortadan kaldıracağından korkuyor. İlginç bir şekilde, bu endişe yapay zekânın güçlü kullanıcıları arasında, kullanmayanlara göre daha belirgin. Bu paradoks, nüanslı bir bakış açısını vurguluyor: Yapay zekâ bireysel iş memnuniyetini ve verimliliği artırabilirken, iş güvenliği üzerindeki daha geniş etkileri önemli bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor.
Gelişen İşgücü Dinamikleri
Z Kuşağı ve Y Kuşağı iş dünyasının ve toplumun yeni liderleri haline geldikçe, tutumları ve talepleri de iş yerlerini yeniden şekillendiriyor. Amaç odaklı kuruluşlarda anlamlı bir iş, iş ve özel yaşamı dengelemek için esneklik, ruh sağlığı için destekleyici ortamlar, büyüme fırsatları ve rekabetçi bir ücret talep ediyorlar. Bu beklentileri karşılayan işverenler daha memnun, bağlı ve çevik bir işgücü bulabilirler.
Türk Gençleri Daha Karamsar
Tüm bunlarla birlikte, Türkiye özelindeki sonuçlar da önemli. Bu araştırmaya Türkiye’den katılım sağlayan 501 kişinin önemli bir bölümü, tam zamanlı işte çalışıyor ve ekonomik durumun kısa zamanda iyiye gideceği yönünde bir beklentisi yok. Yani, sosyal ve ekonomik görünüm konusunda globale oranla bir nebze daha karamsarlar.
Ayrıca ekonomik istikrarsızlık, enflasyon, işsizlik gibi konuların son dönemde yarattığı olumsuzlukların bir yansıması olarak yaşanan hayat pahalılığı her kesimin gündeminde olduğu gibi Y ve Z kuşağındaki çalışanların da ajandasında ön sıralarda. Türkiye’deki katılımcıların cevaplarında yer alan işsizlik, göçmenlik, gelir eşitsizliği ve servet dağılımı konularına odaklanan sonuçları, globalden gelen cevaplarla karşılaştırıldığında, Z kuşağının yaşam maliyeti ve işsizliği önceliklendirmesinin dışında bir paralellik bulunmuyor.
Dünya genelinde Z Kuşağının başta gelen konuları:
Yaşam Maliyeti
İşsizlik
İklim değişikliği
Jenerasyonumun ruh sağlığı
Suç/kişisel güvenlik
Türkiye’de Z Kuşağının başta gelen konuları:
İşsizlik
Yaşam Maliyeti
Göçmenlik
İstismar
Gelir eşitsizliği/Servet dağılımı
Dünya genelinde Y Kuşağının başta gelen konuları:
Yaşam Maliyeti
İklim değişikliği
Suç/kişisel güvenlik
Sağlık hizmetler/Hastalık önlemleri
Siyasi istikrarsızlık/Küresel çatışmalar
Türkiye’de Y Kuşağının başta gelen konuları:
Yaşam Maliyeti
Gelir eşitsizliği/Servet dağılımı
Göçmenlik
Ülkemdeki/toplumdaki kutuplaşma
İşsizlik
İşsizlik, Türkiye’deki Z kuşağının da en önemli gördüğü ve öne çıkardığı başlık. Diğer yandan, globalden gelen sonuçlarda her iki kuşağın da iklim değişikliğini önemli bir konu olarak belirlemiş olmasına karşın Türkiye’de bu başlık, en önemli ilk 5 konu arasında kendisine yer bulamıyor.
Z Kuşağı ve Y Kuşağı İçin Daha İyi Bir Çalışma Ortamı Yaratmak, Herkes İçin Daha İyi Bir Çalışma Ortamı Yaratır
Z kuşağı ve Y kuşağı işverenlerinden ve daha geniş anlamda iş dünyasından çok şey bekliyor. Her iki kuşak da son on yılda işverenlerden beklenenlerin sınırlarını zorlamada önemli bir rol oynadı ve bunu yapmaya devam edecekleri de açıkça görünüyor. Ancak istedikleri şey aslında yaşı ne olursa olsun işgücündeki çoğu çalışanın istediği şey: Amaç odaklı kuruluşlarda anlamlı iş, iş ve kişisel öncelikler arasında denge kurma esnekliği, kariyerlerinde öğrenmeye ve büyümeye devam etme fırsatları ve rekabetçi ücret ve yan haklar.
Tüm bunları doğru yapmak kolay değil. İşverenlerin katılım göstermesini, dinlemesini ve stratejilerini ayarlamasını gerektiriyor. Ancak bunu doğru yapan kuruluşlar, dönüşen dünyaya uyum sağlamaya daha iyi hazırlanmış, daha memnun, üretken, geleceğe uygun ve çevik bir işgücüne sahip olacak gibi görünüyor.
Hesap Verebilirlik ve Değişim Çağrısı
Z kuşağı ve Y kuşağı bu dönüşümün sadece pasif katılımcıları değil; hesap verebilirlik ve değişim talep ediyorlar. İşletmelerin iklim eyleminden sosyal adalete kadar kritik küresel sorunlarda olumlu değişim yaratma gücüne sahip olduğuna inanıyorlar. Bu inanç, daha geniş bir beklentinin altını çiziyor: İşletmeler yalnızca teknolojik değişikliklere uyum sağlamakla kalmamalı, aynı zamanda amaç ve sorumlulukla liderlik etmeli.
Neden Önemli?
Y kuşağı ve Z kuşağı çalışanlar, modern tarihin iş ve ekonomi alanındaki en köklü değişimlerini yaşamaya hazırlanıyor. Uyum sağlamaya hazır olmaları, anlamlı ve destekleyici çalışma ortamlarına yönelik talepleriyle birleştiğinde çok önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Bu ihtiyaçlara kulak veren ve yanıt bulan işverenler, hızla dönüşen bir dünyada başarılı olmak için daha iyi bir konumda olacaklar. Bu neslin yeniden beceri kazandırmaya yönelik proaktif yaklaşımı ve hesap verebilirlik çağrısı, işgücünün sadece değişime uyum sağlamakla kalmayıp onu aktif olarak şekillendirdiği bir geleceğe işaret ediyor.
Sonuç olarak, Deloitte 2024 Z Kuşağı ve Y Kuşağı Araştırması, geleceği ihtiyatlı bir iyimserlikle kucaklamaya hazır bir neslin anlık görüntüsünü sunuyor. Yapay zekâ işi yeniden tanımlamaya devam ettikçe, bu kuşakların esnekliği, uyum yeteneği ve talepleri yeni bir ekonomik manzaranın şekillendirilmesinde önemli rol oynayacak.