Modern gıda perakendesinin önemli temsilcisi Gıda Perakendecileri Derneği (GPD), sektörel gelişim verileri ile birlikte sektör gündemine dair konulara dair açıklamalarda bulundu. Yönetim Kurulu Başkanımız Alp Önder Özpamukçu 2022 yıl sonu itibariyle toplam gıda perakendesi pazarının büyüklüğünün 1,1 Trilyon TL olarak ölçüldüğünü, bunun içinde modern yani organize kanalın büyüklüğünün 500 milyar TL olduğunu açıkladı.
Sektörün büyüme hacmi ve gıda fiyatlarında yaşanan değişimler dikkate alındığında, göz önünde olmasının gayet normal olduğuna değinen Özpamukçu, bu gelişimin ülkelerin ekonomileri için büyük önem taşıdığını ifade etti. Türkiye’de modern kanal payının yüzde 45 seviyelerinde olduğunu belirten Özpamukçu: “Modern perakende bu yapısıyla kendisi kayıt içinde olduğu gibi ekosistemindeki diğer paydaşlarını da kayıt içine alarak ekonomiye büyük katkı sağlıyor. Ancak Türkiye’de modern gıda perakendesi gelişmiş ülkelerin halen çok gerisinde: Ciro bazında modern gıda perakendesi %45’lerde seyrediyor. Avrupa’da %70 ila %90 arasında, bu oranlar. Burada yaratılan rekabetçi yapıyla gelişmiş ülkelerde perakendeciler enflasyon artışıyla mücadeleye büyük katkı sağlıyor. Bununla beraber sektörde bir değişim ve dönüşüm söz konusu. Tüketici refahının daha rekabetçi bir ortamda gelişmesi, ülkemizde istihdam olanaklarının artması ve aynı zamanda dijitalleşme gibi verimlilik artırıcı uygulamalara entegrasyonun gerçekleşmesi için zaten bir değişim ve dönüşüm şart” dedi.
Ülke gündeminde önemli yer tutan gıda fiyatlarının seyri konusunda bu fiyatları dengelemekte özellikle modern perakendecilerin çabalarına dikkat çeken Özpamukçu, tedarik zincirinden kaynaklı maliyetlerin sektörde her ne kadar minimumda tutulmaya çalışılsa da artan petrol, doğalgaz, nakliye, lojistik, işgücü vb. maliyetlerin bu çabalara sekte vurduğunu vurguladı.
Algı Yanıltmaları, Bizi Gerçek Sorunun Çözümünden Uzaklaştırıyor
Marketlere yönelik algı yanıltmalarının gerçek sorunun çözümünü zorlaştırdığını ifade eden Özpamukçu: “Bazı temel ürünlerde çok sık yapılan bir karşılaştırma var, tarladan çıktığı ham fiyatı ile market reyonundaki rakam karşılaştırılıp, aradaki fark doğrudan marketin karıymış gibi ifade ediliyor. Bu arada oluşan maliyetleri görmezden gelmek ve market reyonundaki satış fiyatına göre yorum yapmak, son derece yanlış. Sanki bu ürünlerin bahsedilen fiyatları sadece marketlerde yüksekken çarşıda pazarda tarla fiyatına satılıyormuş, pazar fiyatları benzer değilmiş gibi bir algı, özellikle yaratılmakta. Ülkemizde gıda firesinin 15 milyar dolar seviyesinde olması, meyve sebzede tarladan rafa giderken fire, işçilik ve nakliyenin çok yüksek ağırlığı sebebiyle bu fiyatların her satış noktasında tarladan çok farklı şekilde oluştuğu, özellikle görmezden gelinmek isteniyor. Sebze meyve ürünlerinde modern kanaldaki satış noktalarının büyük çoğunluğu müşteri çekme noktasındaki önemi sebebiyle bazen kar etmeden, bazen zarar ederek veya çok cüzi karlarla bu operasyonu yürütüyor. Bu ürünlerdeki toplam pazar payımız da yüzde 10’u geçmiyor. Açık pazarlar ve ev dışı tüketim bu ürünlerde pazarın en büyük kısmını oluşturuyor. Bu algı yanıltmaları, gerçek sorunumuz olan maliyet artışı sorununa odaklanmanın önüne geçerek bu alanda vermemiz gereken mücadeleyi zayıflatıyor ve sorunun büyümesine katkı veriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Tüketici Tercihi Esas Olmalı
Kanallar arası rekabete de değinen Özpamukçu, burada esas karar vericinin tüketici olduğunu, e-ticaretin ve teknolojinin de etkisiyle çok hızlı değişen perakende dünyasında verimli olanların geliştiği verimliliğini artıramayanların tüketici tarafından tercih edilmeyerek gerilediğini belirtti. Gıda perakendesinin toplamındaki mağaza sayılarına verimlilik açısından bakıldığında, mağaza sayılarında büyük çoğunluğun geleneksel kanalda olduğunu ifade eden Özpamukçu, “Yıllar içindeki azalmanın çoğunlukla 50 m2 altı kategorilerde tüketici tercihlerine bağlı olarak gerçekleştiği görülmekte. Son 6-7 senede manav, kasap, balıkçı gibi uzmanlaşmış esnaftaysa 6.620 binlik bir artış yaşanmış” dedi.
Modern perakendenin istihdama katkısını, ülke ortalamasının üstünde bir performansla sürdürdüğüne dikkat çeken Özpamukçu, “Bugün tahminlere bakıldığında 2025 yılında modern perakendenin etkisi ile gıda perakendesinde neredeyse 60 bin kişilik bir istihdam artışı görünüyor. 2016’dan 2022’ye 122 bin kişi iş gücüne kazandırılmış. Bunun ülke ekonomisindeki çarpan etkisine değinmiyoruz bile. 2025’te 524 bin insan aktif şekilde gıda perakendeciliğinden gelir elde ediyor olacak. 10’yıldan az bir zamanda yarım milyon vatandaşı iş gücüne kazandırmak demek bu” dedi.
Çözüm, Verimlilik ve Üretimde Seferberlik
Bu büyüme rakamlarının yanında borsaya kota olan gıda perakendecilerine bakıldığında, sektörün net kâr marjının yansıtılanın aksine oldukça düşük seviyelerde seyrettiğini ve ortalama %2-3 seviyesinde karla dönen işletmelerin başarısının tek çıkış yolunun verimlilik olduğuna vurgu yapan Özpamukçu, verimliliğin nasıl sağlanacağı konusunda kamu iş birliği ve koordinasyonunun çok önemli olduğunu ifade etti. Özpamukçu sözlerine şöyle devam etti: “Gıda perakendesine daha bütüncül ve kapsayıcı bir biçimde yaklaşılması, geleneksel perakendenin hızla modern perakendeye entegre edilmesi şart. Tarım ve hayvancılık işimizin %80’lerini oluşturuyor, bu alanda verimlilik sağlanması ise hepimize fayda sağlayacak
Planlı Üretim-Güçlü Kooperatif-Birlik ve Şirketlerin bu alanda oluşumu, en temel işimiz. Enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarı her zaman söylediğimiz gibi zincirin son halkası olan gıda perakendecilerinin değil, tedarik zincirinde yer alan bütün oyuncuların topyekûn mücadelesini gerektiriyor.”
Özpamukçu sözlerini şöyle devam ettirdi: “Yeni açıklanan Orta Vadeli Plan’da yer alan, devletimizin belirlediği hedeflere tüm sektörlerin, bilhassa bizim tedarikçilerimizin uyumlanmasıyla enflasyonla mücadelenin hız kazanacağına inanıyoruz.”