8. Ortak Gelişim Kongresi’nde perakende sektörü ile tedarik zinciri paydaşları bir araya gelerek sadece sektörün değil tüm dünyanın önemli bir gündemini, gıda arzının güvenliğini değerlendirdi. Kongremizde gıda arzındaki gelişmeler ele alınarak, tarımda ve üretimde daha verimli ve sürdürülebilir uygulamalar ile bu uygulamaların kurallı bir koordinasyonla hayata geçirilmesini sağlamak için yapılabilecekler görüşüldü.
Modern gıda perakendesinin temsilcisi konumundaki Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) tarafından düzenlenen 8. Ortak Gelişim Kongresi 11 Ekim 2022 Salı günü Wyndham Grand Levent Istanbul’da ve eş zamanlı olarak Digital Netwok Alkaş platformunda online olarak gerçekleştirildi. Gıda sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getiren etkinlik, kongre içeriği ve verilen mesajlarla sektörün gündemini ele aldı.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Başkanımız Galip Aykaç, derneğin kuruluş amaçlarından birinin gıda, yiyecek içecek ve temel ihtiyaç maddeleri harcamalarının ana adresi olan gıda perakendeciliğinin kurumsallaşması, kayıt altına alınması, modernleşmesi ve gelişmesi için gerekli çalışmaları gerçekleştirmek olduğunu vurgulayarak, bu gelişimi gerçekleştirme doğrultusunda dernek üyelerinin, sektörün, paydaşların sorunlarını ve çözüm önerilerini, tüketicinin de çıkarlarını koruyarak en üst makamlara taşımaya devam edildiğini ifade etti.
Gıda, yiyecek içecek ve temel ihtiyaç maddeleri harcamalarının, hane halkı tüketim harcamalarının %50’sinden fazlasını oluşturduğuna dikkat çeken Aykaç, gıda arzının önemine dair bazı istatistikleri paylaştı. Dünya Gıda Programı ve Gıda ve Tarım Örgütü raporlarına göre 2022’de dünyada 828 milyon kişinin yatağa aç girdiğini ve bunlar arasında akut açlık sıkıntısı çeken kişi adedinin 2019’dan bu yana 135 milyondan 345 milyona yükseldiğini belirten Aykaç, bu manzaraya karşılık dünyada her yıl 1,3 milyar, Türkiye’de ortalama 26 milyon ton gıdanın israf edildiğinin altını çizdi. Dünya genelinde israf edilen bu gıdaların yıllık değerinin 1 trilyon dolar olarak hesap edildiğini ifade eden Aykaç, ülkemizde günde üretilen 121 milyon ekmeğin 12 milyonunun israf edildiğini sözlerine ekledi.
Ülkeler arası siyasi ilişkiler, doğal kaynakların mevcut durumu, iklim değişikliği, halk sağlığını tehdit eden tehlikeler, demografik yapılardaki değişimler, enerji ve hammaddede yaşanan sıkıntılar neticesinde tüm sektörlerdeki üretim maliyetlerinde global anlamda hissedilen enflasyonist duruma değinen Aykaç; “Bunlara bağlı olarak artan maliyetler de gıda arzını etkileyen sıkıntıların başında geliyor. Biz perakendeciler olarak, tüketicimize ihtiyaçlarını maksimum seviyede karşılamak üzere kaliteli, hesaplı, güvenilir ürün ve hizmet sunarak, üretim ile tüketici arasındaki köprü vazifesini görüyoruz. Bu vazifemizi gerçekleştirirken de tedarik zincirimizden gelen fiyat dalgalanmalarını tüketicimize en az düzeyde yansıtmak için kendi kaynaklarımızı da zorluyoruz. Ölçeğimizi de kullanarak sağladığımız fiyat avantajıyla da son fiyatlarımızı dengelemeye çalışıyoruz. Ana hammaddelerinin çoğunu yurt dışından alan, dolayısıyla maliyetleri farklı etmenlere de bağlı olan bir ülke doğal olarak bunlarla karşı karşıya kalacaktır. Bizler maliyet artışlarını özellikle pandemi döneminde baskılaya baskılaya bugüne geldik” dedi.
Gıda arzı sisteminin, tarımsal ve hayvansal üretim ile sanayi üretiminden başlayan, taşıma, depolama, perakende ve tüketime kadar uzanan kompleks ve birbiriyle direkt etkileşimli çok büyük bir ekosistem olduğuna dikkat çeken Aykaç, gıda arzında güvenliğin sağlanması için tüm bu aşamalarda doğru ve verimli uygulamaların geliştirilmesi, sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiğine inandıklarını dile getirdi.
Perakendecilerin tedarik zincirindeki en son halka olduğunu hatırlatan Aykaç; “Fiyatların hareketinden daha önemli bir konu gıda arzında yaşanabilecek olası bir daralmadır. Piyasa ekonomisinin temel kuralı; fiyatların arz – talep ilişkisine göre belirlenmesidir. Bu denge ne kadar güvenilir olursa doğal olarak tüketiciye yansıyan fiyatlar da istikrarlı bir biçimde optimumda kalabilecektir” dedi.
Temel ürünlerde “kendi kendine yetebilen” ve “dışa bağımlı olmayan” ülkelerin önemli bir avantaja sahip olduğunu belirten Aykaç, “Bizler ülkemizin de gıda arzı güvenliği açısından kendi kendine yeten bir ülke olabileceğimize inanıyoruz. Bu bağlamda ihtiyaçlarımızın belirlenmesi ve bunların giderilmesine yönelik politikaların oluşturulması, aksiyonların alınması hayati önem taşıyor” dedi.
Üreticinin ve üretimin önemine değinen Aykaç, tarımsal üretimde insan kaynağının güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Köyde yaşayan nüfusun %7,5 den 2021 yılı sonu itibariyle %6,8’e düştüğünü, bunun yaklaşık yarısının yaşlı olduğunu ifade eden Aykaç, “%3,5’la tarımı daha üst noktaya taşımakta zorlanırız. Öyleyse orayı heveslendirici ve teşvik edici önlemlere ihtiyaç vardır. 70’ten fazla teşvik ve destek paketlerinin sadeleşmesine ve teşviklerin tarlaya değil, ürüne, fazla üretene, fazla ve kaliteli üretene verilmesine gerek vardır” dedi.
Sebze meyve fiyatlarına da değinen Aykaç, Türkiye’nin 55 milyon ton sebze-meyve üretimine sahip olduğunu, bunun %30-35 kadarının o veya bu nedenle fire olarak ayrıldığını, kalan 35 ila 37 milyon ton arası tüketilebilir sebze-meyvenin yaklaşık %15’inin perakendeciler kanalıyla satıldığını ifade etti.
Bu durumda %15’lik satış payı ile perakendecilerin enflasyona bir etki edemeyeceğini belirten Aykaç, “Bu yanlış algıyı ortadan kaldırmamız lazım. Asıl mesele plansız üretimdir. Asıl mesele girdi maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Asıl mesele dışa bağımlılığın azaltılamamasıdır” dedi.
Sektörün mevzuata dair sıkıntılarına da değinen Aykaç, sözleşmeli tarımda perakendenin girişimlerine rağmen sorunlar yaşandığını, sebze meyve satışında soğuk dolap zorunluluğunun tedarik zincirinde sıkıntı yarattığını dile getirdi. KDV indirimi devamında firmalarda KDV alacaklarının arttığını belirten Aykaç, “Enflasyonla mücadele kapsamında büyük bir ürün grubu için KDV oranlarının düşürülmesi düzenlemesi yapıldı, Devletimizin aldığı önemli bir karardır. Hem fiyatların ucuzlaması hem de haksız rekabetin önüne geçilmesi, hem de kayıt dışının azalmasına yardımcı olacak bir düzenlemeydi. Başarılı da oldu. Detaya bakıldığında bazı düzenlemelere daha ihtiyaç var. Üreticinin ürünü üretmek için kullandığı hammadde ve/veya yan ürünleri daha yüksek KDV ile alıyor, Bu durumda da devletten KDV alacağı doğuyor. Bu detayın incelenerek düzenleme yapılması iyi olacaktır” dedi.
Gıda arzı güvenliğinin sağlanması hususunda ihtiyaçların ve bu ihtiyaçları gidermeye yönelik çözüm ve politikaların belirlenmesinin tüm ülkenin en önemli işi olması gerektiğini ifade eden Aykaç, yapılacakların verimli bir koordinasyonla takip edilmesinin önemine dikkat çekti.
Sorunları çözmede taşına altına herkesin elini koyması gerektiğini belirten Aykaç, “Bu sorumluluğu sadece devlet kurumlarına bırakmak da doğru değil. Taşın altına herkes elini koyabilmeli; bizler her platformda söylediğimiz gibi üzerimize düşeni yapmaya kararlı bir şekilde hazırız” mesajını verdi.
Aykaç şöyle devam etti: “Doğru politikalarla dışa bağımlılığın azaltılması ve üretimin desteklenmesi ile ülkemizin güçlü alt yapısı sayesinde bu sorunların çözülebileceğine inanıyoruz. Destek olma noktasında her zaman göreve hazır olduğumuzu bir kez daha kamu kuruluşlarımıza ve tüketicimize buradan belirtmek istiyorum.”
Şimdi Ekmek Zamanı
Ortak Gelişim Kongresi’nin teması, gıda arzında güvenliğin sağlanması ve sürdürülebilir kılınması amacıyla üretmenin önemine vurgu yapar şekilde “Şimdi Ekmek Zamanı” olarak belirlendi. Kongrede, gıda arzındaki güncel durumun ve gelecek projeksiyonlarının, bekleyen fırsatlar ile tehditlerin, tarımda verimlilik yollarının, bu verimliliği sürdürülebilir hale getiren ülkelerdeki yapı örneklerinin Türkiye ve dünya vizyonunda incelenmesi amaçlandı. Bu vizyonu gördükten sonra harekete geçmek için neler yapılması gerektiği; insan kaynağı, doğal kaynaklar, altyapı ve tedarik zinciri ana başlıklarında ele alındı.
Yarının Dünyası İçin Bugünden Ekmek
Açılış konuşması ardından, NielsenIQ Türkiye Genel Müdürü ve Ortadoğu ve Afrika Analitik Lideri Didem Şekerel Erdoğan ve NielsenIQ Türkiye Perakende Hizmetleri Direktörü Serhat Sükan, “Yarının Dünyası İçin Bugünden Ekmek” başlıklı sunumları hızlı tüketim ürünleri pazarının güncel durumunu değerlendirdiler.
Türkiye’de FMCG perakendesinin 2022-2021 ilk 8 ay kıyaslamasında %85 büyüme kaydettiğini belirten NielsenIQ Türkiye Genel Müdürü̈ Didem Şekerel Erdoğan, dünya genelinde FMCG pazarı hacimsel daralma kaydederken, Türkiye’nin pozitif hacim performansıyla diğer ülkelerden güçlü biçimde ayrıştığını vurguladı. Gıda altında Tarımsal Ürünlerin ve özellikle de buğday kaynaklı ürünlerin önemine değinen Didem Şekerel Erdoğan, “Gıda’daki büyüme trendinin aslında yeni/kısa vadeli bir trend olmadığını görmekteyiz. 2015 yılından bu yana bileşik yıllık büyüme rakamlarına bakacak olursak, Gıda’nın %19, Gıda altında Tarım ürünlerinin %19,4, Buğday ürünlerinin ise %24,3 büyüdüklerini görmekteyiz. Bu bize tarımsal üretimin önemini göstermekte” diye konuştu. E-Ticaret trendleriyle devam eden NielsenIQ Türkiye Perakende Hizmetleri Direktörü̈ Serhat Sükan, E-Ticaret’in pandemi döneminde dünya genelinde güçlü büyümeler kaydederek toplam FMCG içindeki ağırlığını arttırdığını vurguladı. Sükan, “Türkiye’de 2020 yılında toplam FMCG içinde %4,0 olan E-Ticaret ağırlığının 2021 yılında %5,7’ye çıkarak güçlü bir artış kaydettiğini görmekteyiz” diye konuştu.
Gıda Arzı Güvenliği İçin Politika ve Yapı Önerileri
Sonraki oturumda, Dünyada ve Türkiye’de Gıda Arzı: Fırsatlar ve Tehditler başlığı altında BM Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık ve BM Gıda ve Tarım Örgütü Gıda Güvenliği Uzmanı Keigo Obara, Güzem Yılmaz Ertem’in moderatörlüğünde, dünyada ve ülkemizde gıda arzındaki mevcut durum ve gelecek projeksiyonlarının yanı sıra öngörülen fırsatlar ve tehditleri değerlendirdiler. Oturumda Gıda ve Tarım Örgütü’nün “Kimseyi Geride Bırakma” projesine dair bilgiler de aktarıldı.
Tarımın şoklara daha dirençli olması için küçük ölçekli çiftçilik desteklenmesi gerektiğini belirten Selışık, “Onlar bu sorunu çözecek potansiyele sahipler. Tabi ki onların üretimiyle dünyayı bir anda beslemek mümkün değil ama ülkeler kendi gıda güvenliğini güvence altına alabilir. Küçük çiftçilerin, üretimden vazgeçmemeleri için desteklemesi gerekiyor.” dedi.
Dünya Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, “Tarımsal Üretimde ve Tedarikte Verimlilik Nasıl Sağlanır?” başlıklı konuşmasında, mevcut durumda yaşanan sıkıntılar, geçmişten gelen sorunlar ve bunların çözüm yolları ile verimlilik yönünde atılabilecek adımları katılımcılarla paylaştı.
Verim kaybının pek çok nedeni olduğunu belirten Yıldırım, kaynakların verimli kullanılmaması, üretim planlamasının yapılmaması, yer ve çeşit seçimindeki yanlışlar, iklim-su-teknoloji yetersizliği, hasat öncesinden sofraya kadar olan süreçteki kayıplar, ekolojik ve ekonomik nedenler, lojistik, taşıma paketleme, pazara sunumda yetersizlikler ve yanlışlar başlıklarında, yaşanan verim kaybının detaylarına değindi.
“Tarım Sektöründe Strateji, Kurumlar ve Politikalar” başlıklı oturumda Boğaziçi Üniversitesi Makro Ekonomi ve Uygulamalı Ekonometri Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gökhan Özertan ve Bloomberg HT Tarım Editörü İrfan Donat, tarım sektöründe belirlenen stratejileri, bu stratejilerin uygulama yöntemlerini ve koordinasyon yapılarını uluslararası örnekleriyle ele aldılar.
Türkiye’de tarım dendiğinde kamunun işin merkezinde olduğunu belirten Donat, “Sektörün diğer sektörlerden önemli bir farkı var. Sorunlar ortada. Çözüm önerileri ortada. Tarımda herkes sorunların ve çözüm önerilerinde hemfikir. Ama çözemiyoruz. Kurumsallaşmak lazım.” dedi.
Yol haritasının oluşturulmasına değinen Özertan ise “Biz ne yapmak istiyoruz? Hayatta hiçbir noktada hedefsiz olarak yol alamazsınız. Tekerleği yeniden keşfetmeye gerek yok. Niye bunu yapamıyoruz? Sektörün yapısını değiştirmek, dönüştürmek çok zor. Makroekonomik olarak çok kırılgansınız. Hamle yapmak isteseniz de kısa vadede sorunları çözemiyorsunuz. Stratejik dönüşümlere girmek için yeteri kadar kaynağımız yok. Sorunlara kısa vadeli çözümler getiriyoruz. Yaraya sürekli pansuman yapıyoruz. Sadece problemleri öteliyoruz. İradeyi kullanarak orta ve uzun vadeli planlar yapmamız gerekiyor.” dedi.
OECD Ülkeleri Arasında Türkiye’nin Önemi ve Gelecekteki Rolü
Büyükelçi ve OECD Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Prof. Dr. Kerem Alkin “Gıda Arz Güvenliği, Verimlilik ve Sürdürülebilirlikte Küresel Gündem ve Türkiye” başlıklı konuşmasında, ülkemizin OECD ülkeleri arasında özellikle tarım ve gıda konusundaki önemi ve kat edilmesi gerekli yollar ile politika önerilerine değindi. Alkin, doğru bir stratejide karar kılındığı ve iyi bir yönetişim yapısı kurulduğunda, tüm tehditlere rağmen, ülkenin sahip olduğu avantajlarla ve geliştirilen çözümlerle gıdada lider ülke olma potansiyeline sahip olunduğunu belirtti.
Üretim maliyetlerinin kontrolünün önemine değinen Alkin, “Dünyayı gelecek nesiller için yaşanabilir kılacak BM Sürdürülebilir Gelecek Hedeflerinin en vazgeçilmez sacayaklarından birisi olan ‘Sürdürülebilir Gıda Arzı’nın en kritik başlığı olan üretim maliyetlerini kısa ve orta vadede 4 temel başlık etkiliyor. Bunlar, Covid-19 ve savaşın gölgesinde tarım ve gıda girdilerinin bugünü ve geleceği, tarımın finansmanı ve kamu desteklerinin bugünü ve geleceği, iklim değişikliği ve artçı etkileri ile tarım ve gıdada yeni üretim teknolojileri, Ar-Ge, inovasyon” dedi.
360 Derece Tarım ve Gıda Programımız Hazır
Kongrenin öğleden sonraki bölümünde, daha verimli tarım uygulamaları için yapılabilecek çalışmalar, yenilikler, iyileştirme önerileri ele alındı. İnsan kaynağı, doğal kaynaklar, altyapı ve tedarik zinciri ana başlıklarında görüş ve öneriler katılımcılarla paylaşıldı.
PepsiCo Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Direktörü Esra İren, “Tarımın Geleceğini Tasarlamak” adlı oturumla, çiftçilerin desteklenmesi yönünde yapılan çalışma örneklerini aktardı.
Ankara Üniversitesi Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, “Kırsalda İş ve Yaşam Şartlarında İyileştirme Önerileri” başlıklı oturumda, tarım yapacak insan kaynağının geliştirilmesi, çiftçilikle ve hayvancılıkla uğraşan kırsal nüfusun arttırılması, desteklenmesi, eğitilmesi ve verimli şekilde çalışabilmesi için yapılması gerekenleri ele aldı.
Geleceği tasarlarken tarımdaki emeğe özel bir önem verilmesini belirten Gülçubuk, “Tarım dışı sektörlerde kayıt dışı çalışanların oranı %18,1; tarımda kayıtdışılık oranı, %84,7. Çalışanlarımızı sosyal güvenlik şemsiyesi altına almalı, kayıt dışılığı gidermeliyiz. Çocuklarımızı ve gençlerimizi eğitimden yoksun bırakmamalıyız” dedi.
Rainforest Alliance Türkiye Direktörü Osman Yalçın Tekinarslan, Lila Group’un katkılarıyla gerçekleştirilen “Sadece Yeni Sürdürülebilir Tarım ve Sürdürülebilir Tedarik Anlayışı” başlıklı oturumda, doğal kaynakların korunması, arttırılması, verimli kullanımı ve alternatif yolların geliştirilmesi için yapılması gerekenleri anlattı.
Yeditepe Üniversitesi Tarım Ticareti ve İşletmeciliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Turan, “Tarımsal Üretim Kapasitesi” başlıklı oturumda, üretim kapasitesinin artırılmasına yönelik tarımda yapılabilecek yenilikleri ve çalışmaları aktardı.
Tarımın finansmanı ve sigortalanması konularının ele alındığı “Gıdamızı Güvence Altına Alabildik Mi?” başlıklı oturumda Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Güneş görüşlerini dile getirdi.
Girişimci ve Fütürist Alphan Manas, “Gıda Güvenliği İçin Teknoloji, İş Modeli, İnovasyon ve İnsan Katkısı” başlıklı oturumda tarımdaki yeni teknolojilere ve inovasyon çalışmalarına değindi. Tarımın gelişmesi için mevcut duruma dikkat çeken Manas, “Bu ülkede kaç sığır var, bilinmiyor. Verimlilik oranlarımız rekabet edilemeyecek kadar düşük. Enflasyon ortamı ve sözleşmeli tarım kimseyi mutlu etmiyor. Çiftçi kayıt sistemi doğru veriyi vermiyor. Daha farklı bakmamız gerekiyor. Teknoloji geliyor ama biz 54 yaş ortalamalı çiftçiyle bunu yapamayız. Bizim ekosistemi bugünkü çiftçilerle sürdürme şansımız yok.” dedi.
Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TÜBİTAK Türkiye Gıda İnovasyon Platformu Gıda Sanayi Koordinatörü Prof. Dr. Mehmet Pala, “Türkiye Gıda Zincirinde Tarıma Yeni Yaklaşımlar” oturumunda, tarım ve gıda ürünlerinin tüketiciye ulaşması için tedarik zinciri yönetiminde yapılması gerekenler, lojistik sistemlerinde iyileştirmeler, ürünlerin ticaretinde rekabetçi yapıların oluşması için gerekli kurum ve organizasyonları paylaştı. Tarımın ekonomik önemine değinen Pala “Tarım ve gıda bir ülke güvenliği konusudur. Bu nedenle tarıma sadece kar-zarar açısından bakmamak gerekir. Tarımsal üretimin gerçekleştirilmesi ve gıda arz güvenliğinin sağlanması için yeni bir vizyona ve yeni üretim modellerine ihtiyacımız var. Tarımda verimliliği arttırmak için çevreyi önemseyen sürdürülebilir bir sistemin kurulması gerekiyor.” dedi.
Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendecileri Federasyonu (TAMPF), Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, küçük üreticilerin markalaşmalarına destek olan proje çalışmalarını “Tarımda Dönüşüm: Beni Hafife Alma Projesi” oturumunda aktardı.
GPD’den, Üzerimize Düşeni Yapmaya Hazırız Mesajı
Kongrenin kapanışında “Üzerimize Düşeni Yapmaya Hazırız!” başlıklı oturumda GPD Yönetim Kurulu Üyeleri sahnede bir araya geldi. Oturumda, İletişim ve Finans Danışmanı Dr. Artunç Kocabalkan’ın moderatörlüğünde gün boyunca konuşulan konular masaya yatırılarak ve çözüm önerileri sunuldu. Kongre boyunca verilen ana mesajların özetlendiği oturumda, GPD Yönetim Kurulu Üyeleri;
• Gıdada dışa bağımlılığın azaltılması, kendi kendine yeten ülke olmamız konularında ihtiyaçların ve alınacak aksiyonların belirlenmesi için gerekli adımların atılması
• Tarım ve gıda ile ilgili Bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar, meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları, gıda arzı ekosisteminde yer alan paydaşlar içerisinde ve arasında etkin bir yönetişimin tesis edilmesi
• Gıda sektöründe tüm paydaşlara dair doğru, güncel, güvenilir verilerin üretilmesi, gıda envanteri oluşturmada ve üretim planlamalarında kullanılır değerli veri haline getirilmesi
• Girdi maliyetlerini düşürecek, üretim, dağıtım ve tüketimde verimliliğini artıracak altyapı ve teknoloji girişimlerinin desteklenmesi doğrultusunda atılacak adımlarda kendilerine verilecek görevleri yerine getirmeye hazır oldukları mesajını verdiler.
Tanışma Stantları ile Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Destek Sürüyor
Kongrenin paralel salonunda küçük ve orta ölçekli 30 firmanın stantlarının yer aldığı Tanışma Stantları alanında, birçok yeni ürünün organize perakendecilerle buluşması ve yeni iş birliklerinin doğması amacıyla tanıtımlar yapıldı.
Sunuculuğunu ve moderatörlüğünü BloombergHT Sunucusu Güzem Yılmaz Ertem’in gerçekleştirdiği Ortak Gelişim Kongresi’nin Platin Sponsorları Coca-Cola İçecek, Henkel, PepsiCo ve Unilever oldu. Altın Sponsorlar olarak Hayat Kimya ve Ülker yer alırken, Araştırma Sponsoru NielsenIQ, Oturum Sponsoru Lila Kağıt, Yaka İpi ve Çanta Sponsoru Netlog Lojistik, İkram Sponsoru LaLorraine oldu. Evyap, HMK, Obase ve PaketTaxi etkinlikte Bronz Sponsor olarak yer aldılar. Organizasyonu Alkaş tarafından yapılan etkinlik, hibrit bir düzenle Digital Network Alkaş platformunda da eş zamanlı olarak online yayınlandı.