Ipsos, toplumun dayanıklı tüketim ürünlerine yönelik satın alma eğilimlerini gösteren araştırmasını yayınladı. Araştırma, tüketicilerin büyük kısmının kemer sıktığını gösteriyor.
Tüketicilerin dayanıklı tüketim ürünlerine yönelik satın alma eğilimleri ekonomik güçlerini ve ekonomiye güvenlerini yansıtması yönüyle anlamlı göstergelerden biri. Ipsos, Türkiye genelini örneklem aldığı son araştırmasıyla tüketicilerin bu kategorideki satın alma eğilimlerini irdeliyor. Tüketicilerin yüzde 46’sının son 1 yılda hiçbir dayanıklı tüketim ürünü satın almadığını ortaya koyan araştırma hem aylık hem yıllık bazda en çok satın alınan ürünlerin sırasıyla akıllı telefon, elektrikli küçük ev aletleri ve beyaz eşya olduğunu gösteriyor.
Özellikle son 1 ay içinde satın alınan ürünlerde ikinci el tercihi oldukça yüksek. Tüketicinin ikinci ele en çok yöneldiği kategori tablet ve bilgisayar (yüzde 35) olurken, onu beyaz eşya (yüzde 29) ve televizyon (yüzde 15) izliyor.
Çoğunluğun akıllı telefonları söz konusu olduğunda kullandığı mevcut marka ve modelden daha iyisine geçiş yaptığı görülse de alt segment marka ve modellere geçenlerin oranı da yüzde 35 ile azımsanamayacak kadar fazla.
Araştırmanın bir diğer önemli çıktısı ise tüm kategorilerde her 10 tüketiciden 2’sinin son 1 ayda satın alma kararından vazgeçmiş olması. Satın almayı ertelediğini ifade eden 10 kişiden 3’ünün gerekçesi ekonomik. Önümüzdeki 1 aya bakıldığında da tüketicilerin satın alma niyetinin oldukça düşük (tüm kategorilerde yüzde 10’un altında) olduğu göze çarpıyor.
Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik araştırma çıktılarını şu sözlerle değerlendiriyor: “Az sayıda istisna hariç pek çok ülkenin (elbette herkes için kendi ölçülerinde değişen şekilde) yüksek enflasyon ile mücadele ettiği bir dönemden geçiyoruz. Son yıllarda yüksek enflasyonun ekonomik durgunluk-küçülme ile birlikte seyrettiği duruma stagflasyon dendiğini de öğrendik. Gelişmiş ekonomilerin de dahil olduğu birçok ülke stagflasyonun eşiğinde. Ülkeler için dış ticaret elbette çok önemli ancak iç tüketim de ekonominin durgunluğa girip girmemesi açısından kritik.
Önemli iç tüketim kategorilerinden biri dayanıklı tüketim ürünleri. Bu kategorideki ürünlerin çoğu hızlı tüketim ürünleri gibi günlük yaşamsal ihtiyaçlara yönelik olmadığı için tüketicilerin ekonomik güçlerine ve ekonomiye güvenlerine yönelik iyi bir gösterge özelliği taşıyabiliyor. Özetle, tüketicinin ekonomik gücü yeterli ise ve harcama yapacak güvene de sahipse görece yaşamsal olmayan ihtiyaçlara, mesela dayanıklı tüketim mallarına yönelebiliyor. Bu tutumun zayıflaması ise ekonomik durgunluğun ilk işaretlerinden olabilir. Mevcut koşullarda ikinci el ürün almak bir çözüm haline gelmiş. Çamaşır makinesi, buzdolabı, bulaşık makinesi satın alan on kişiden üçü bu ürünü ikinci el almış.
Dayanıklı tüketim ürünlerine yönelik araştırmamızda dikkat çeken iki bulgu var. İlki, son bir ay içinde bu kategoride bir satın alma yapmamış olanların yüzde 30 ile yüzde 45 arasında değişen bir kısmının aslında satın alım yapmaya niyetli iken ertelemiş veya tamamen vazgeçmiş olması. İkincisi ise önümüzdeki 1 ay içinde satın alma niyeti olanların oranının ürüne göre (cep telefonunda) maksimum yüzde 9’a ancak ulaşması. Çamaşır makinesi, buzdolabı gibi daha temel ihtiyaç diyebileceğimiz ürünlerde bile satın alma niyeti olanlar ancak yüzde 5. İhtiyacı, niyeti olup da gelecek 1 aydan ileri tarihe ertelemiş olanlar da yüzde 25-30 arasında değişiyor.
Araştırmamızın yapıldığı son 1 ay içinde dayanıklı tüketim ürünlerine yönelik talep zayıflamasının başladığını söylemek çok yanlış olmaz. Bu da tüketicinin ekonomik gücünün ve güveninin aşındığının bir işareti. Temmuz ayındaki memur, emekli ve asgari ücretli maaş zamlarının bu kategoriye bir canlanma getirip getirmeyeceğini ise önümüzdeki ay ve sonrasında göreceğiz.”